Sadece cümle örneği. Nasıl cevap vereceğinden emin değildi, orada öylece durdu, elleri yanında. Bu sadece dilsel bir ayrım değildir. Kaba olmaya çalışmıyordu; sadece rahatsız edici bir konuyu savuşturuyordu.
Sadece cümle içinde nasıl kullanılır?
- Sadece görmek istedim.
- Toplantı sadece bir hasar sınırlaması alıştırmasıydı.
- Michael artık sadece iyi bir arkadaş.
- O sadece çalışan bir makinedir.
- Yalnızca ifade özgürlüğü haklarını kullanıyorlar.
- Oyuncu, yasaklı bir madde değil, sadece soğuk algınlığı ilacı aldığında ısrar ediyor.
Sadece ne zaman kullanabilirim?
Bir şeyin daha iyi, daha önemli veya daha heyecan verici değil, yalnızca söylediğiniz şey olduğunu vurgulamak için kullanırsınız. Michael artık sadece iyi bir arkadaş. Francis Watson sadece bir mobilya uzmanı olmaktan çok uzaktı. Sırf bir şeyin doğru olduğuna inandığınız için otomatik olarak öyle olmuyor.
Yalnızca ne anlama gelir?
Sadece "sadece" anlamına gelir. "Yalnızca yardım etmeye çalışıyordum" derseniz, çabalarınız muhtemelen takdir edilmedi ve muhtemelen burnunuz havada sinsi sinsi sinsi sinsi ilerliyorsunuz. Yalnızca Latince merus ("seyreltilmemiş") kelimesinden gelir.
Sadece bir cümlede değil nasıl kullanılır?
-bir şeyin doğru olduğunu ve başka bir şeyin de doğru olduğunu söylerdi.beyzbol oyuncusu, aynı zamanda harika bir insandı.